Kütüphane kategorisindeki tüm yazılar

Temple, hatırlamadığı bir gecenin ardından ‘Katil Dük’ diye anılmaya başlamıştır. Bunun nedeni Temple’ın, babasının dördüncü eşi Mara Lowe’u öldürmesidir. O gece yüzünden bütün hayatı değişen Temple, artık yenilmez bir dövüşçüdür. Fakat o esrarlı gece, sadece Temple’ın hayatını değiştirmemiştir. Bir gün,...

Gerçek aşkı bulmak mı, yoksa ondan kaçmak mı daha kolay?Teeny Templeton, sonunda kaderin ona da güldüğünü düşünmektedir. Evlenecektir, kendi düğün pastasını kendisi yapacaktır ve o sıkıntılı geçmişini ardında bırakacaktır. Ta ki nişanlısını kendi evlerinin şeftali bahçesinde iki kadınla yakalayana kadar…...

Her şey karardığında geriye kalan tek kalkanın, inancındır…Sadece kadınların sözünün geçtiği, erkeklerin köle olarak hayat sürdüğü Sylum’da zincirin başka bir halkası olmayı reddeden Gaia’nın bilinmeze giden hikâyesidir bu. Geçmişini ardında bırakarak, sadece inancı ve masumluğuyla hareket eden bu genç kızın...

Ona âşık olmayı öğretmek için sadece iki haftası var…Şans bu ya, depresyon denizinde boğulmak üzere olan Adam ile hayatını bir türlü yoluna koyamayan, derdi başından aşkın Christine’in tanışması talihsiz bir gecede gerçekleşir: Otuz beşinci yaş günü yaklaşmakta olan Adam intihar...

“En büyük ego bile fark edilmeyi ister.” Sarp alaylı bir ifadeyle güldü. “Anlamıyorsun değil mi? Milyarlarca insanın ölümünden bahsediyorsun. Öyle bir düzenden bahsediyorsun ki, insanların zalim yöneticilere ve korkunç, küçük tanrılara taparak yaşayacağı dehşet çağı… Sürgündeki var veya yok, kendi...

“Kadınlar umutlarla doludur ve hatıralarıyla yaşarlar, oysa erkekler anlarla, özellikle geniş bir zaman dilimine yayılan anlarla hayatlarına devam ederler.”Çekirdek bir aile… Erkek; müdürümüz (Hermann), kadın; müdürün karısı (Gerti) ve onların nur topu gibi oğulları. Bir de fabrikanın çalışanları var tabii....

Arundhati Roy, İngiltere’nin en saygın edebiyat ödülü olan Booker Ödülü’nü 1997 yılında Küçük Şeylerin Tanrısı adlı romanıyla aldı. Lirik bir dille, şiirsi bir anlatımla, bir söz-büyücü gibi kullandığı sözcüklerle, yasak bir aşkın çökerttiği bir ailenin soluk kesen dramını anlattı. Varlıklı...

Nasıl oluyor da “normal” insan bu kadar çok yıkıcılığa neden oluyor? Gözümüzü ister insanlık tarihine çevirelim, ister bugün, burada çevremize şöyle bir göz atalım, tanık olacağımız yıkıcılık, canlılar arasında yıkmak için yıkan tek canlı olan insana aittir. İnsanın yıkıcılığı üzerine...

Ya her şey aşktı ya da aşk hiçbir şeydi!Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, “yasak elma”nın ta kendisiydi… Önce kadın ısırdı elmayı, sonra erkek ve her şey...

“Pek çok adı vardı. Daha otuz yaşına gelmemiş olmasına rağmen, tarih ona bol unvan ihsan edilmesini layık görmüştü: Onu bize eziyet etsin diye gönderen deli kralın karşısında Diyar’ın Kılıcı, savaşlar boyunca onu izleyen adamların yanında Genç Atmaca, Cumbraelli düşmanlarına karşı...

Bilgi Telif Hakları veya Reklam için İletişim: [email protected]